Hesaplaşma
Giden sadece, seni yok etmiyor ki Seyit!
Umudunu, yarınını, yarına dair beklentini
Bekleyişinde ki heyecanı, sokaklarını, yağmurunu
Güneşini, ışığını, aydınlığa onan inancını
Hatta yeni gelenin, gelişini bile yok ediyor
Aslında tüm bunların tek bir sebebi var Seyit!
Sen sormadan söyleyeyim sana
Emeğini yok ediyor
Geriye koca bir hiçlik
Ve büyücek bir yalan kalıyor
Aynada, eskiden saçlarını tararken onunla buluşmak için
Ondan sonra, kırık aynalarda kendini suretini arıyorsun
Evet, dostum emeklerin gidiyor onunla birlikte
Bir anne neden çocuğundan vazgeçemez bilir misin Seyit?
Çünkü üzerinde emeği vardır da ondan.
Tüm saçmalıklarına tahammül eder bu yüzden
Kendinden ödün verir sürekli, o üzülmesin diye
Kırılmasın, tuz buz olmasın diye, bu kötü yaşamın içinde
Biliyor musun, unut diyorlar bana…
Unut geçmişi, geleceğe bak!
Gözleri görmeyen birisine güneşe bak demek gibi bu
Unutmak diye bir şey yok Seyit, yok…
Sadece zamanla alışırsın onsuz kalmaya
Onsuz ıslanmaya yağmurda
Onsuz uyanmaya yeni güne
Ve onsuz ölmeye her gece
Sadece bu kadar…
Gerisi yok
Gerisi meçhul
Gerisi sis
Gerisi…
Gördüğümüzün gerçek olduğunu nasıl anlarız Seyit?
Dokununca mı?
Hissedince mi?
Ben şimdi sana dokunsam, bu seni var yapar mı?
Hissetsem, anlar mıyım yanımda olduğunu?
Söylesene Seyit, sen var mısın?
O yüzden korkma Seyit!
Korkma ölmekten
Yeniden dirilmekten
Farabi’nin de dediği gibi
Var mısın da, yok olmaktan korkuyorsun Seyit?
Korkma uyu Seyit!
Annemin hep söylediği bir sihirli cümle dokunsun ruhuna
Uyu yavrum, uyanınca geçer…
Sahi geçer mi gerçekten Seyit?