Dil ve Toplum

Yayınlama: 03.06.2024
A+
A-
Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg

Dil, düşünce üretir. Düşünce fikirlerin ortaya çıkmasına neden olur. Fikirler, yeni buluşların önünü açar. Buluşlar gelişimi sağlar. Gelişim, çağdaşlığın yolunu aralar. Çağdaşlık, yetişkin kültürlü bireyleri var eder. Kültürlü bireyler, huzurlu ve mutlu ülkelerin doğmasını sağlar. Bütün bunlar, birbirine bağlı halkalardır. Biri yoksa diğerleri de yok olur. “Şu olmasa da, biz büyürüz gelişiriz” düşüncesi, sakat ve sorunlu bir düşüncedir. Ancak hepsinin ana kaynağı “dildir.” Bu yüzdendir ki, bir ülkeyi sömürgesi yapmak isteyen emperyalist güçler, önce o ülkenin diline saldırır. 

Dil yok olursa, geriye kalan her şey kendiliğinden çözülür. Ülkemizde ne yazık ki, son yirmi yıldır aratarak devam eden bir dil yozlaşması mevcut. Dört yandan saldıran yabancı kökenli kelimeler, dilimizi çepeçevre sarmış durumda. Çözüm yollarının aranmaması ise, sorunun ne denli köklü ve derinleşmiş olduğunu gösteriyor. Dilimizi korumak amacıyla, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından bizzat kurulan Türk Dil Kurumu, ne yazık ki dilimizi koruma konusunda, son yıllarda sınıfta kalmış durumda. Çağ gelişiyor, dünya ise sosyal ağalar nedeniyle giderek küçülüyor. Hal böyle olunca da, her yerden bize ulaşan yabancı kökenli kelimler, dilimizi istemsiz bir şekilde (önlem alınmadığı için) istila etmeye devam ediyor. Burada suçu ve sorumluluğu yurttaşların üzerine atmak işin en kolay kısmı ve yoludur. Buradaki birincil görev, Türk Dil Kurumuna düşmektedir. Siz eğer otobüse, oturgaçlı götürgeç dersiniz, bunu kimse söylemez ve içselleştirmez. Bu akılla dalga geçmektir. Örneğin bilgisayar hayatımıza girdiği günden beri, kimse bu buluşa computer diyor mu? Demiyor… Niye demiyor? Çünkü onun yerine bulunan Türkçe karşılığı muazzam da ondan. Yani diyeceğim o ki, eğer doğru bir karşılık bulunursa, insanlar da buna karşı çıkmayıp, o kelimeyi söyleyecektir. Dil konusu, hafife alınacak bir unsur değildir. Eğer siz dilinize sahip çıkmazsanız, uyandığınızda bir başka ülkenin egemenliği altına girmiş olabilirsiniz. Ve bazı şeyler için çok geç olabilir. Günlük yüz kelimeyle konuşan birisinden, bir düşünce üretmesini veyahut bir buluş bulmasını beklemek, çoban kulübesinde padişahlık hayali kurmaktan öte bir şey değildir. Yine söylüyorum; dil düşünce üretir, düşünceyse fikir. Fikir olmadan, dilinizi yeteri kadar bilmeden, anlam katamazsınız yaşamınıza. Bir memleketi ihya etmek ve büyümesini sağlamak için salt ekonomi yeterli değildir. Zira fikir yoksa ekonomi de yoktur. Diliniz yoksa ülkeniz de yoktur. Ülkeniz yoksa varlığınızın bir anlamı yoktur.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.