Hayat İşte (Zeki Demirkubuz)

Yayınlama: 11.09.2024
A+
A-
Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg

         Zeki usta, (Demirkubuz) uzun yıllardan sonra yeni filmi “Hayat” ile yeniden bizlerle. Böylesi sığ bir sinema anlayışının olduğu coğrafyada, her işin salt para için yapıldığı, belli ucuz tekniklerle filmlerin çekildiği sektörde, onun filmlerini izlemek, benim için hep keyifli olmuştur. Gerçek bir film izlemenin dayanılmaz hazzını yaşamışımdır hep. Bu filmde de yine aynısı oldu. Bana göre “Hayat” filmi, diğerinden her anlamda farklı ve son derece düşünülerek tasarlanmış büyülü bir filmdi. Tabi ki Zeki ustanın kimseye benzemeyen, sadece kendine ait bazı düsturları var. Bunlar artık onun imzası olmuş bir vaziyette. Film kısaca; zorla nişanlanan “Hicran” karakterinin evden kaçışını, şartlar nedeniyle evine yeniden dönüşünü ve döndükten sonra küçük kasabalarında başından geçenleri anlatıyor. 3 saat 13 dakika süren bu destansı anlatım, salt Hicran karakteriyle sınırlı değil elbette. Toplum baskısı, ataerkil düzenin yarattığı kargaşa, toplumun kadına bakışı, onu nasıl küçük ve zavallı gördüğü ve bu baskının içinde, kadını nasıl suçluymuş gibi hissettirdiğini, muazzam bir şekilde anlatıyor. Bu filmi izlerken kesinlikle Kader, Masumiyet gibi filmlerle bir tutmamanızı tavsiye ederim. Çünkü Zeki usta, bu filminde başka bir yol, başka bir yönelişin içine girmiş durumda. Filmi izlemeyenler ve izleyecekler için detay vermeyeceğim. Filmde bütün karakterler özenle işlenmiş ve muhteşem bir şekilde yapılandırılmış. Bu konuda zaten çok iyi olan Zeki Demirkubuz, diğerlerinden çok daha iyisini başarmış bana göre. Diyalog örgüsü kusursuz şekilde tasarlanmış. Filmi izleyenler arasında; kadının güçsüz, savunmasız, erkek dünyasında kaybolup gitmesi üzerine çıkan tartışmalar, bana göre gerçeği yansıtmıyor. Filmlerin türleri vardır. Bazı filmler kahramanlarının kazanmasını sağlar. Ne olursa olsun gerçeği reddederek başarmış olarak gösterir. Bazı filmleri ise gerçeğin aynasında ilerler. Ve gerçek orada kanlı canlı dururken, başka bir yol izlemezler. Hayat filmindeki kadın karakterinin durumu da budur aslında. Söylevler yetersizdir. Kınayarak, söyleyerek hiçbir başarı elde edinmez. Gerçeği değiştirmenin tek yolu, öncelikle gerçeği tastamam kabul etmekle başlar.  “Farabi’nin” muhteşem bir sözü vardır. “Hastaya tedavi başlamadan önce, iyileşmek isteyip istemediğini sorunuz.”

Günümüzde, ağırlaştırılmış şekilde yoluna devam eden ataerkil sistemde, kadın nasıl olur da güçlü olmayı başarır, bunu tartışmak gerekir. Bu sistem nasıl yıkılır? Nasıl bu durumdan daha güzel bir geleceğe varılır? Bunları konuşmak ve bunun üzerine harekete geçmek gerekir. O yüzden Hicran karakteri tastamam gerçektir. Olduğu ve olması gerektiği davranır. Bu iğrenç düzende kadının yapacağı şeyler ne yazık ki sınırlıdır. “Kadın güçlüdür sözünü söylemek yerine, kadının nasıl güçlü kılarız düşüncesini benimsemek gerekir.” Başka bir yol da, bana göre görünmemektedir.

Filme dönecek olursak eğer, film bu bağlamda sonuna kadar başarıyı hak eden bir yapımdır. Çekimler, görüntü kalitesi, oyunculuklar son derece muazzamdı.  Son olarak benin için çok önemli bir konuya değinmek istiyorum. Yıllardır söylediğim, eleştirdiğim bir konu var. Türk sinemasında ses kalitesi. Çoğu film ses olarak inanılmaz başarısız bir şekilde karşımıza çıkmaktaydı. Bunun bir nedeni de, sinema okullarından iş bilen sesçilerin çıkmamasıdır. Çünkü her mezun yönetmen olmak istemektedir. Ancak “Hayat” filminde kullanılan sesler muhteşemdi. Kelime kelime anlıyorsunuz denilenleri. Her detay kulağınıza çalınıyor. Bu konuda da filmin seslerini yapanları bir kez daha yürekten kutluyorum.

Saygılarımla;

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.