Ben uyumayacağım sen uyu (2. Bölüm)

Yayınlama: 18.07.2024
A+
A-
Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg

Son günlerde vicdan sahibi herkes sokak hayvanlarını, meclise getirilen yeni yasa tasarısından korumak için seferber olmuş durumda. Bir türlü önlem alamayan belediyeler, iktidar, çareyi onları yok etmek de buluyor. Akla ilk geleni yapan ya da sorunu en tuhaf, acımasız yolla çözen garip bir ülke olduk. Bir sorunun çözümü öldürmek, yok etmek olabilir mi? O zaman “nüfus giderek artıyor dünyada, biz de bir hastalık çıkartalım ve güçsüz olanları öldürelim” varsayımına kızma şansımız da yok. Öyle değil mi? Ne farkı var bu varsayımla, sokak hayvanlarının öldürülmesinin? Bana göre hiçbir farkı yok. Ama insanın sanırım, elinden öldürmekten başka hiçbir şey gelmiyor. Bütün dünya yaşantısı, “yok etmek” üzerine kurulu olabilir mi? Oluyormuş demek. Ne yazık!

Ancak tüm bunlara rağmen kendimizi de eleştirmemiz gerekiyor.  Bu konuda üzülerek söylüyorum, hiç de masum değiliz. Geçmiş yıllarda parkın birinde oturmuş, kitap okuyordum. Köpeğini gezdiren bir kadın yanımdan geçip gitti. Biraz ileride bir sokak köpeğini gördü. Köpeğinin yanına yaklaştığını görünce de, o hayvana tekme atmaya yeltendi. Bağır çağır köpeğinin yanından kovdu diğer köpeği. O zaman anladım ki şekilciyiz. Biz sadece güzel olduğuna inandığımız şeyleri seviyoruz. Hayvan sever filan da değiliz. Dünyanın parasını verip kedi köpek veya kuş alanlar bunun en büyük göstergesi. En pahalı mamaları alıp, evdeki cins kedisine yediren birçok kişinin, hayatı boyunca herhangi bir sokağa, bir kap yemek ya da su koyduğunu pek sanmıyorum. Bu tarafından baktığımız da ise ortaya bir gerçek çıkıyor. Bizler, hayvan sever değil güzel severiz. Örneğin birçok cins kedi, laboratuvarlarda özel olarak üretilen kedilerdir. Ve ne yazık ki bu nedenledir ki kronik rahatsızlıkları bulunmaktadır. Kronik kalp yetmezliği, sürekli devam eden eklem ağrıları, bunlardan sadece bir kaçıdır. Eklem ağrısı çektiği için de bu kediler, pek hareket etmez ve çoğunlukla da uyur. Biz de “ne kadar sakin kedi” deyip, daha çok severiz onları. Aslında onlara karşı, ne büyük bir kötülük yaptığımızın farkında bile olmadan yaşarız hayatı. Samimi olmak gerekirse, eğer gerçekten hayvan sever olsaydık bu yasa tasarısının ortaya çıkması, konuşulması mümkün olamazdı. Birçoğunuzun; evinizin önünde köpekler havlıyor diye, belediyeyi arayıp, önlem almalarını istediğinizi biliyorum. Birçoğunuzun; sokağı kirletiyor gerekçesiyle, su ve mama kaplarını çöpe attığınızı biliyorum. Bunların dışında da çok şey biliyorum ancak burada yazmak içimden gelmiyor. Zira midem bulanıyor. Onların ne olduğunu sizlere bırakıyorum.

Son olarak diyorum ki ben; gerçek manada hayvan sever olmadığımız müddetçe, sorunun çözümü mümkün değildir. Her manada şekilcilikten kurtulmalı ve yaratılanı yaratandan ötürü sevmeyi becerebilmeliyiz. Başka şansımızın da var olduğuna inanmıyorum.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.