Bu görüntüleri Avrupa’ya izlettirmek…

Canımız yanmış, acımız büyük, derdimiz çok, yıkılmışız, bi de üstüne üstlük kimi görsel yayın yapan kanalların muhabirleri ‘Tembihli’ görüntü ve röportajları ısrarla vermek için adeta yarış içerisinde. Kurulan çadırlarda ki eksikliklerin yanında yer yatakların ıslanmış görüntüsü, terlik ve ayakkabıların sağa sola savrulmuşluğu, çocukların içinde bulunduğu durumu içinden çıkılmaz  şeklinde  dramatize edilerek o görüntüler Avrupa da yakından izlemekte.

Avrupa da bu tarz görüntülerin çekileceği ve yayımlanacağı detaylar sınırlıdır. ABD nin  Arizona eyaletinde ya da bir başka şehrinde yaşanan hortum ve kasırga felaketinde sadece yardım götüren ekipleri görebilirsiniz. Almanya da ki felakette hiçbir şekilde insanların ayağından çıkmış terlik, yada yattığı yerin yetersizliği, akmayan su, tuvalet vs gibi sıkıntıların yer aldığı ne görüntüyü görürsünüz ne de o insanların içinde bulunduğu çıkmaz ı ya da başka bir detayı.

Kahramanmaraş depreminde canı yanan, acı içinde olan bazı vatandaşlarımıza uzatılan mikrofon da o karmaşık duygular içerisinde söylenenler aslında kendi dili ve üslubu olmadığını bizlerde biliyoruz. Mikrofonu uzatan Talimatlı Muhabir de aslında her şeyin farkında. Ancak kendisinden  istenilen bu.

 Bul, konuştur, saldırsın, devleti aşağılasın, yardımları eleştirsin, çadırı çek, ayakkabıyı çek, göz yaşını çek VER COŞKUYU gönder görüntüyü merkeze işlem tamam…. Avrupa da izlesin, Dünya da izlesin. Güçlü Türkiye, Avrupa da adını yüksek sesle duyuran Türkiye, Dünya ya karşı oluşturulmuş korku veren savunma ve silah üretiminde güçlü Türkiye imajı bir anda ayaklar altında bu görüntülerle.

Bu görüntüleri izleyen Dünya ‘Türkiye Bu muymuş? İç geçirmesini yapmaz mı? Bizi seven Avrupa ülkesi olmadığını gayet iyi biliyoruz. Bari bunlara malzeme verilmeseydi. Avrupa’nın hassas davrandığı yayıncılık anlayışı ile çekipler, röportajlar yapılamaz mıydı ? İsyan etmemek elde değil. Adamların ekmeğine yağ sürüyoruz. Girilmez dediğimiz ülkemizin mutfağına yani şehirlerimizin ciğerlerine, işleyişine, değer yargısına kadar içinden geçildi bu görüntülerle.

Bir çok konuda önemli kararlar alan hükümet, OHAL gibi önemli bir maddeyi hayata geçirmesi yanında bazı özel durumlar ve alanlar içinde yayın yasağı getirmiş olsa kimsenin bişe diyeceği olmaz. Çadır Kentlerin içine, sonra çadırın içine, sonra da vatandaşın ciğerine sok görüntüyü acılı aileden al iki sallama sözü ver yayına bu mudur ülkeyi sevmek ? Bu mudur düşmana karşı topyekün savunma içinde bulunmak ?

Bence Çadır kentlere yayıncı kuruluşların artık çekim için girmemesi gerekiyor. Bizim gerçek görüntümüz olmayan diğer alanlara da yasak getirilmeli. Kasıtlı yayın yapan kuruluşların amaçları dışına çıkmaları bir nebze önlenmiş olacaktır. Bu düşüncemiz ülkemizin çaresizlik içinde boğuşan ve çözüm üretemeyen ülke değil tüm bu aksaklıkları gidermek için top yekün hareket eden bir felaketi başarılı bir şekilde organize eden ülke imajının ön plana çıkartılarak verilmesi en doğrusudur. Hani bunu şunun için söylüyoruz, Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur ?

Yapılan yardımlar elbette ki dostlukların bir tezahürüdür. Burada esas olan insandır insanlıktır ve insan evladıdır. Bu yüzden yardımlarda düşman, karşı görüş diye bir üslup asla olmaz. İsrail de geldi, Yunanistan da, Suriye’de geldi. Yani aslolan insan ve insanlık olduğu içindir bu yardımlar. Deprem bölgesinde vatandaş tepki ve taleplerin yer aldığı görüntü, röportaj ve haberlerin amaçları dışında subjektif değil objektif anlayışla servis edilmesi gerekmektedir.