Kilitli kapı nasıl açılır

Yayınlama: 26.01.2024
A+
A-
Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg

Geç olgunlaştım ben. Bunun sebebi neydi bilmiyorum ama geç olgunlaşıp, çok geç hayata atıldım. Haliyle de geç olgunlaşmanın bedelini kaybolan zamanlarımla ödedim. Giden benden gitti. Bir kere geç kalınca herhangi bir şeye, gerisi çorap söküğü gibi geliyor.

Lise yeni bitmiş ven ben aklımdaki bütün meslekleri yapmak istiyıordum. Çocukken bana “ne iş yapacaksın büyüyünce” diye sorulduğunda hep aynı yanıtı verirdim. “Şehirlerarası otobüs şoförü” olacağım. Kırk üç yaşındayım ve ehliyetim bile yok. Hayallerimin peşinde nasıl koştuğumu siz düşünün artık…

O yıllarda radyoculuk son derece popüler bir meslekti. Herkes radyo dinliyordu. Beni ilk etkileyen meslek de bu olmuştu. Radyo sunucusu olacağım, hatta ileride kendime bir radyo açacaktım. Ancak konu hakkında hiçbir fikrim, bilgim yoktu. Sırf ağzım laf yapıyor diye, cahil cesaretiyle Antalya’nın yerel radyolarından birisi olan 07 TV’ye başvurdum. Elim ayağım birbirine dolanıyor, heyecandan ne yapacağımı bilemez durumdaydım. Bir yarım saat bekledikten sonra beni radyonun müdürü Salih Bey, odasına davet etti. Salih Bey, son derece garip bir insandı. Fikirleri, düşünceleri, olaylara bakışları bizden çok farklıydı. Öyle ya da böyle bir şekilde onu ikna ettim ve radyoya, sunucu olarak girdim. Birkaç hafta içinde işi öğrendim ve kendi programımı yapmaya başladım. Hala özlüyorum o günleri…

Günlerden bir gün, sürekli yaptığımız toplantılardan birisini yaptık. Daha doğrusu Salih Bey konuştu biz dinledik. Toplantının sonunda nezaketen Salih Bey, “herhangi bir sorunu, şikâyeti olan var mı”? diye sordu. Biz sustuk ama Mevlüt adında bir arkadaşımızın susmaya niyeti yok gibiydi. Hemen atıldı ve “var Salih Bey” dedi. Hepimiz dikkatimizi ona verdik. Ne diyeceğini merak ediyorduk. Mevlüt bütün cesaretini toplayıp şunları söyledi. “Biz canlı yayındayken, sürekli insanlar kapıyı çalmadan, canlı yayın uyarısını dikkate almadan içeriye girip duruyorlar, bundan çok rahatsızız” dedi. Salih Bey, son derece sakin bir şekilde “anlıyorum” diye seslendi. Ve sonra Mevlüt’e; “Dışarı çıkar mısın Mevlüt” dedi. Mevlüt ona denileni yaptı, zira Mevlüt hayatı boyunca ona denileni yapmıştı. Arkasından benden kapıyı kilitlememi istedi. Ben de bana denileni yapmıştım. Zira Mevlüt’ten hiçbir farkım yoktu. Sonra son derece kibar sesle, “İçeri gel Mevlüt.”

Mevlüt büyük bir mücadeleyle içeriye girmeye çalışıyordu. Ancak bir türlü olmuyordu, çünkü kapı kilitliydi. Salih Bey sakince bize dönüp, “başka sorusu olan yoksa toplantı bitmiştir.”  

Sadece kapıyı kilitle diyebilirdi ama Salih Bey’in dediğim gibi düşüncesi, olaylara bakışı farklıydı. Radyoya geldiğim gün aramızda şöyle bir sohbet geçti. Eksiksiz olarak aktarıyorum size…

Yarın gel başla tatlım

Tabi ki efendim

Buradaki insanlara dikkat et. Bu insanlar onlara verdiğimiz imkânın, değerin farkında bile değiller. Sonra da utanmadan bizden yeni şeyler isteyip duruyorlar. Mesela zemin katta merdivenlerden inince, hemen solda küçük bir oda var. Git bak oraya. Ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın.

Şimdi mi?

Evet, şimdi.

Hemen hızlıca merdivenlerden inip, bahsettiği odaya gittim. Aklımda şu vardı. “Herhalde o odada bir sürü teknolojik aletler var ancak çalışanların sorumsuzluğu yüzünden verilmiyor.” Odaya girdim. Oda dediği tuvaletti ve sanatçı olduğuna emin olduğum birisi eserini bırakmıştı. Daha fazla kokuya dayanamayıp yukarıya Salih Bey’in odasına geçtim. Salih Bey uzunca baktı bana ve gözlüğünün üstünden;

Gördün değil mi?

Gördüm efendim

Ben …. Bilmeyen adama hiçbir şey emanet etmem.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.