Mavi Kelebekler (Soykırım)

Yayınlama: 25.07.2024
A+
A-
Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg

11 Temmuz 1995. İkinci dünya savaşının üzerinden onlarca yıl geçmiş, en azından insanın gözüne soka soka katliamlar yapılmamaktaydı. Modern çağ insanı, daha nazik bir şekilde yok ediyor veyahut kibarca güler yüzlü katlediyordu. Ancak 11 Temmuz günü her şey, bir daha değişmemek üzere değişecekti. Sırp askerleri savaş halinde olduğu… (Aslında savaş filan yoktu ortada. Tastamam Sırbistan, Bosna’yı işgal ediyordu. Dünya ise sessizdi. Zira ölenler onlardan değildi.) Sırp askerleri kendilerince durumu kökten çözmek için Bosna Hersek devletine bağlı Srebrenistan bölgesinde yaşayan, resmi rakamlara göre, 8372 insanı topluca katletti. Bunların içinde herkes vardı. Yaşlı, erkek, çocuk, kadın, evli, bekâr, engelli, sağlıklı… Herkes.

Toplu mezarlar açarak insanları, daha doğrusu insanlığı gömdüler. Toplu mezarlar bulunmasın diye cesetleri çok uzak bir yere gömdüler ve bölgenin bitki örtüsüne uygun bitkilerle üzerine örttüler. Toplu mezarların bulunmasında kullanılan uydu resimlerinde manyetik değişkenlik taramasının yapılamaması için de mezarların içine metal parçaları bıraktılar. Onlar için her şey tamamdı. Yaptıkları yanına kazanç kalacak ve mutlu mesut yaşayacaklardı.

Öyle olmadı…

Hesaplayamadıkları bir şey vardı. Toplu mezarların bulunduğu bölgede cesetlerin toprağı beslemesi sonucunda, “Artemis” adında çiçeklerin oluşumu başladı. Çiçeklerin çoğalmasıyla birlikte, sadece bu bitkiyle beslenen mavi kelebekler bölgede hızla çoğalmaya başladı. Mavi kelebeklerin olduğu bölgede kazı çalışmaları başlatıldı. Ve gerçek ortaya çıktı. Bosnalı insanlara ait olan 300 toplu mezar bulundu. Kısacık bir ömrü olan mavi kelebekler, soykırıma uğramış bir milletin toprak altındaki çığlıklarını duymuştu. İnsanlık sessizken, onlar sessiz değildi.

Durum, birleşmiş milletlerin gündemine geldi. Yıllarca süren hukuk mücadelesi sonuna amacına ulaştı. Birleşmiş Milletler olayı, soykırım olarak kabul etti. Kararın bu kadar geç alınmasının nedeni, uzunca bir süre soykırım değil katliamdır sözleriydi. Hala gözümüzün içine bak baka Birleşmiş Milletler Sırpları korumaya çalışıyordu. Dünyadan gelen sesler çoğalınca da geri adım atmak zorunda kaldılar.

Bugün bile yaklaşık 20 bin ceset kayıp. Bunların tamamına yakınının yakıldığı düşünülüyor. Yaklaşık 18 yıldır kimlik belirleme çalışmaları aralıksız sürüyor. Sırp ordusu, 12 yaşından büyük bütün kız çocuklarına tecavüz etmiş, diğerlerini de kamyonlara bindirip uzak bir yerde topluca öldürmüştür. Amaçları tamamen Bosna devletini ortadan kaldırmaktı. BAŞARIMADILAR. Ama büyük, kapanmaz yaralar açtılar. Üzerinden onlarca yıllar geçmesine rağmen, ne yazık ki mezarı olmayan binlerce insan var. Bulunamayan cesetler var.

Bu soykırımın hiçbir “olur”, “iyi”, “buradan bakmak lazım” tarafı yoktur. Sadece şu oldu diyebiliriz. Dünyada az da olsa bazı insanlar, Avrupa’nın gerçek yüzünü görmüş oldu. Şekilci ve ırkçı yönü, gözler önüne serilmiş oldu. Modern çağın ikiyüzlülüğü ortaya çıkmış oldu.

Bize düşen ise; her pahasına olursa olsun unutmamak, unutturmamaktır.

Ruhları şad olsun.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.