Olmayışın dayanılmaz hazzı

Olmayışın dayanılmaz hazzı
Yayınlama: 29.08.2024
A+
A-

1

Hiçbir şey yazmadan, öylece bomboş gözlerle bakarak boş sayfaya. Hayaller kurardı buna rağmen. En önemli ödülleri aldığını düşlerdi. Bir de cafcaflı bir yalan uydururdu kendine. Şöyle en afilisinden, en kişisel gelişiminden. Şöyle derdi hep kendine; “İstemek, başarmanın yarısıdır.” Yaşamın komikliği de burada başlıyordu zaten. Emeksiz, çalışmadan, üretmeden en iyisini istemek ve istedim diye de onu elde edeceğini sanmak. Neresinden bakarsanız bakın ahmakça.

2

Saçma sapan hastalıklarla uğraşıyordu. Ne varsa vardı onda. Depresyon, kolesterol, tiroit, aklınıza daha ne gelirse. Ve hiçbir şey yapmıyordu bunlar için. Sadece geçmişine küfür etmekle geçiyordu günleri. Kimseden yardım istemiyordu. Kendim halledebilirim diyordu, başarabilirim. Ancak hiçbir şey yapmıyordu… Hem de hiçbir şey… Haliyle düzelmeyince sağlığı, kaderini, Tanrıyı suçlamaya başlıyordu. Bir suçlu lazımdı zira vicdanının rahatlaması için. Başka türlü olamazdı. Sözler veriyordu kendi kendine her gece. Şöyle en özelinden, aralara yitirdiklerini de katarak. Sabah olunca, her şey kaldığı yerden eksiksiz olarak devam ediyordu. Hiçliğin içinde ömür tüketiyordu.

3

Sevilmek istiyordu delicesine. Üstelik salt bugün değil, kendini bildi bileli. Bu düşü hiç değişmiyordu. Dualarının içinde, hep bu kutsal istek vardı. Ama kimseyi sevmiyordu. Sevdiğini sanmasıyla, yanıldığını anlaması aynı anda oluyordu. Ne zaman birine sığınsa, hemen oradan uzaklaşmak, kaçmak istiyordu. Acıdan besleniyordu ve farkında değildi. Gece, kahve, sigara ve şiirleriyle mutlu olduğunu sanıyordu. Ne yazık ki mutlu değildi. Ve ne yazık ki hiç mutlu olmamıştı. Yaşamı yenilgiler, ahmaklıklar, saçmalıklar üzerine kurulmuştu. Ne kendini savunuyor, ne de değişmek için en ufak bir çaba sarf ediyordu.

4

İstisnasız herkese karışı mesafeliydi. Çok uzaktan bakıyordu gerçeğe, insana. O kadar uzaktaydı ki, kimse yanına yaklaşamıyordu. Israrla, kimsenin onu sevmediğinden, anlamadığından şikâyet ediyordu. En son, ne zaman anlaşılmak için bir şey yaptı hatırlamıyordu bile. “Ben, kötü biri değilim” deyip duruyordu zırhlarıyla savaş meydanında. Yapayalnızdı. Yalnızlıktan nefret ediyordu. İddiası buydu. Ne zaman sıkılsa insanlardan, soluğu yalnızlığın koynunda alıyordu. Sevmediğin birisiyle sevişip, sonrasından her şeyden tiksinmek gibiydi yaşam onun için. Bu bir hataydı ve milyonlarca kez tekrarlıyordu, bıkmadan usanmadan.

Sonuç olarak öyle kalakaldı yaşamın sığ sokaklarında. Ellerinde bir avuç yalanla, mucize bekliyordu, ıssızlığının ortasında. Oysa mucize, kalbinin tam ortasındaydı. Nereden bilsin ki bunu zavallı. Bakmasını da görmesini de bilmiyordu ki. Hiç görmemişti ki henüz…

Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg
Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.