Sisifos Çıkmazı (İkinci Bölüm)
Gerçeğin farkına varanlar, tadını alanlar, anlamı var edenler ve anlayanlar, yaşadıkları zaman için hep aynı şeyi söyleyip durdular. Farklı zamanlarda, aynı sözler tekrarlanıp durdu, çok sevilen bir şarkı gibi… Onların çözdüğü, bizimse ısrarla anlamadığımız şey neydi?
İki şey sonsuzdur: evren ve insan aptallığı ve evrenden emin değilim.
Albert Eintein
Dünya geçici bir gölgedir.
Hz Ali
Herkesin üç kişiliği vardır: Ortaya çıkardığı, sahip olduğu, sahip olduğunu sandığı.
Alphonse Karr
“Sana bir iyi bir de kötü haberim var. İyi haber; henüz ölmedik, kötü haber; hala yaşıyoruz.”
Anton Çehov
Sorgulanmayan bir yaşam, yaşamaya değmez.
Platon
Örnekleri çoğaltabiliriz. Yüzlerce muhteşem sözü bir araya toplasak bir şey değişir mi? Eğer biz değişmeye ya da anlamaya meyilli değilsek, bir anlamı var mıdır bütün özlü sözlerin? Cenneti de cehennemi de var eden insanın kendisidir. Cehennemde yaşamak isteyen birisini, nasıl ikna edersin cennetin varlığına?
Yaşamımız boyunca analitik düşünmek zorunda bırakıldık sürekli. Yaşamın acımasız gerçekliği içinde cebelleşip durduk kaosla. Duygularımızı hep uzakta tuttuk. Suyun tadının kutsallığını hissetmek yerine, bundan nasıl bir menfaat çıkartırım varsayımını düşündük durduk. Var mıyız yok muyuz bilmeden de göçüp gidiyoruz dünya sahnesinden. Yaşamın birincil şartı sevgidir. Yunus Emre’nin de dediği gibi; “yaratılanı severiz yaratandan ötürü” felsefesi içselleşmeden ruhumuzda, iyi bir dünya var etmek, bırakmak imkânsızdır. Sisifos çıkmazı gibi aynı şeyleri tekrarlayıp dururuz. Elimize de koca bir hiç geçer. Geçer zaman, geçer gider bizi. Yakalamaya çalışırken kaçırdıklarımızı, zaman biter. Zira zamanı güzel ve değerli yapan şey, bitmesidir. Çünkü başlayan her şey mutlaka biter…