Türk Sineması ( Üçüncü Bölüm )

Yayınlama: 02.03.2024
Düzenleme: 02.03.2024 06:44
A+
A-
Ajanslar tarafından geçilen tüm yerel ve ulusal haberleri, bu bölümde Netgazete.com.tr editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Yerel ve ulusal  haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

EYÜP TORU

         1960’ların sonunda ortaya çıkan gençlik hareketleri, bütün dünyayı etkilediği gibi ülkemizi de etkilemişti. Çok sorgulayan, çok araştıran, çokların kol gezdiği ve dünyanın olumlu yönde ilerlediği bir sürece girilmişti. Dünyayı yönetenler, toplumlara yön verenler, belki de ilk kez kendilerini çaresiz hissediyorlardı. Müzikte, Sinemada, Tiyatroda, Resimde kısacası sanatın her alanında sorgulayan, eleştiren, gerçekçi bir dönem, köklerini salmaktaydı. Ülkemizde de durum tastamam buydu. Altmışların sonu, yetmişlerin başı, ülkemiz için de, en verimli yıllar olmuştur. İşte bu boşlukta Türk Sineması, son derece önemli yapıtlar verdi. Bu güzel durum, seksen darbesine kadar gidecekti. Bugün hepimizin bildiği “yeşilçam” geleneği kavramı, bu yıllarda ortaya çıkmıştı. Bir şey anlatan, meselesi olan melodramlar, toplumcu gerçekçi filmler, avangart, absürt, deneysel, hatta bilim kurgu tarzı yapıtlar, halka buluşuyordu. Televizyonun henüz iliklerimize kadar nüfuz etmediği o yıllarda, Türk Sineması bir marka haline gelmişti. Bazı zamanlarda, günde ikişer üçer set kurulmaktaydı. Her ay onlarca film, sinemalarda izleyiciyle buluşuyordu. Tabi ki endüstriyel bağlamda bir Amerikan sineması kadar güçlü değildik ancak kısa zamanda, büyük emeklerle harika işleri başardık. Günümüzde, teknik ekipler konusunda son derece gelişmiş olsak bile, yeşilçam geleneğe ulaşmış değiliz. Seksen darbesi olmasaydı belki de şu an Türk sineması bambaşka bir yerde olabilirdi.

Gerek olanakların yetersiz olması, gerekse ortamların sesli çekime elverişsiz olması nedeniyle, mecburen seslendirme (Dublaj) geleneği, kendiliğinden ortaya çıkmıştı. Öyle ki; bu konuda o kadar uzmanlaştık ki, hala dünyanın en iyi seslendirme yapan ülkeleri konumundaki yerimizi koruyor durumdayız. Hatta bana göre; o yıllarda yapılan seslendirme gelenekleri, dünyanın bütün sinema okullarında ders olarak gösterilmeli, üzerine makaleler yazılmalıdır.   Türk halkı bugün bile, büyük bir saygıyla andıkları onlarca sinema sanatçısıyla, o yıllarda tanışmıştır. İşte o döneme yön vermiş filmlerimizden bazıları… Mutlaka izlemenizi öneririm.

Canım Kardeşim. Ertem Eğilmez  (1973)

Maden. Yavuz Özkan (1978)

Umut Dünyası Sefa Önal (1973)

Selvi Boylum Al Yazmalım. Atıf Yılmaz (1977)

Kibar Feyzo Atıf Yılmaz (1978)

Çöpçüler Kralı. Zeki Ökten (1978)

Kapıcılar Kralı Zeki Ökten (1976) Türk sinemasında ilk kez bir komedi sanatçısı bu filmle Altın Portakalda en iyi erkek oyuncu ödülünü almıştır. Kemal Sunal.

Yusuf ile Kenan. Ömer Kavur (1979)

Köprü. Şerif Gören ( 1975)

Otobüs. Tunç Okan (1974)

Gelin. Ömer Lütfü Akad (1973)

Sürü. Zeki Ökten (1979)

Umut. Yılmaz Güney (1970)

Hepimizin ezbere bildiğini düşündüğüm, “Arzu film” yapımlarını bilerek yazmadım. Zira o, ayrı bir konudur. Üzerine uzunca yazılmalıdır. Kim bilir belki de yazılacaktır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.