Yarını Düşünmek

Yayınlama: 20.11.2023
A+
A-
Konya Büyüksehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu,Yazar- Dramaturg

Hiç düşündünüz mü, ruhlarımızın ne kadar fakir olduğunu? Evet, fakiriz. Yardımlaşmada, anlamaya çalışmada, bize anlatmak zorunda olan, çaresiz insanı dinlemede, bize bahşedilen sonsuz sevgide fakiriz. Öfkemizde değil belki ama sevgimizi sunmakta derin bir fakirliğin içindeyiz. İşin en kötü yanı ise, alıştık tüm bunlara. İçselleştirdik fakirliği…

Yine de her şeye rağmen cömert olduğumuz ya da zengin olduğumuz birçok unsur var hayatımızda. Mesela, zaman konusunda çok bonkörüz. Bir saniye sonramızın bile belli olmadığı bu cennet başlı cehennemde, zamana bırakıyoruz umutlarımızı, sevincimizi, aşkımızı. Planlar yapıyoruz saçma bir şekilde. “Henüz erken” diyebiliyoruz mesela. Tanrının kahkahalarını yok sayarak… Tanımaya çalışıyoruz karşımızdaki ruhu. Şimdi yazacaklarım için hepinizden özür diliyorum ancak bunları söylemek zorundayım. Unutmak diye bir şey yok. Hiçbir zaman da olmadı. Olsa olsa alışmaktır o… Evet, alışırsınız onsuz olmaya, onsuz uyanmaya, onsuz gülmeye hatta onsuz ölmeye… Unutmak için çaba gösteriyorsanız eğer, bir an evvel vazgeçin bundan. Unutmak korkakların işidir. Siz inadına hatırlayın. Geçmişte kalmak ayrıdır, geçmişi hatırlamak ayrıdır. Bunun dışında amaçsız, gereksiz bir yorgunluğumuz daha var. O da “tanımak”… “Tanımaya çalışmak…”

Kimse kimseyi gerçekten tanımaz, tanıyamaz. Bakın etrafınıza “seni tanımam gerek” diyenlerin çok büyük bir bölümü, bu uğurda en çok yara alanlardır. Son çağın bana göre adı, “yüzeysel duygular” çağıdır. Bütün duygularımız yüzeysel ve sıradan oldu artık. Mantığımız karar veriyor her şeye. Aşka, ilişkilere ve evliliklere… Böyle olunca da kötü sonuçların varlığı kaçınılmaz oluyor. Yaşam bir dengeden ibarettir. Ya da başka bir deyişle zıtlıkların uyumu… Dengeyi, uyumu bozduğun her an, hüsrana uğrama oranın artar. Buna bir örnek vermek gerekirse; “En güzel ışık karanlıkta parlar.”  Sense çoğu zaman karanlıktan korkar, kaçarsın. Ancak bilmelisin ki; fazla ışık, önünü görmeni engeller. Seni gerçeklerden uzaklaştırır.

İlkay Akkaya’nın çok sevdiğim bir şarkısı var. “Sevgi güzellik ister gülüm, güzellik emek ister.” Emeksiz hiçbir şey yok, cehenneme gitmek için bile emek harcamanız gerekiyor. Yarını düşünmek Tanrının işi, sizin değil. Bize düşen, emek göstermek, sana sunulanı en ahlaklıca yaşamaktır. Ne alarmı, ne de aşkı ertelememektir. Canımızı yakan kimseler, o bir birey ve hala bir yerlerde birilerinin canını yakmaya devam ediyor. Sence de, hayatına girmeye çalışan ona, bir şans verme zamanı henüz gelmedi mi? Yoksa yarın mı? Ya yarın hiç yoksa? 

Emeği seçin, saman alevi gibi yanıp, külleri uçuşan aşkı değil. Unutmayın ki; bir şeyi güzel yapan, ona nasıl baktığındır.

Bir Yorum Yazın

Ziyaretçi Yorumları - 0 Yorum

Henüz yorum yapılmamış.